Fiyat: 160 TL

Kod: 978-625-8264-70-8

 

Ulus olma sürecinin özelliklerinden biri, dilde sadeleşme başka bir deyişle yalınlıktır. Atatürkçü çizgide yetişen her aydın gibi Cumalı da kendi devrinin dil anlayışından etkilenir; öz Türkçeyle yazmayı ve yalınlığı, sanatının başlıca prensibi olarak benimser. Edebiyattaki değişim, kendini en çok şiirde hissettirir. Eskiden beri devam edegelen gelenekçi ve biçimci anlayıştan uzaklaşma eğilimi belirir. Bu yolda ilk radikal çıkış, Nâzım Hikmet’in 1929’da yayımladığı 835 Satır’daki şiirlerdir. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde, yerleşmiş olan kurallara karşı, “biçim” ve “öz” bağlamında başlayan bu yenilik, Garip hareketiyle geleneğin tümden reddedilmesine dek uzanır. Bu süreçte henüz arayışla reddedişin, deyim yerindeyse ham meyvelerini veren ve aralarında Cumalı’nın da bulunduğu 1940 kuşağının şairleri, henüz düzyazıya yakındırlar. Herkes, deyişlerini olgunlaştırma çabası içindedir. Devrin çok yapılı karmaşası, toplumsal bütünselliğin yitirilmesi karşısında sanatçılar, gerçekliğe ilişkin duygu ve düşüncelerini anlatmak için kendilerince en uygun biçim ve biçemin peşine düşerler. Bu kargaşa içinde, Cumalı’nın da şiirimize yeni bir öz, yeni bir deyiş getirmede katkısı olmuştur. O, hem halk edebiyatının biçimsel özelliklerinden faydalandığı yeni biçim denemeleriyle hem de tamamen serbest tarzdaki denemeleriyle kendi şiir tarzını ortaya koyar. Bununla birlikte 1940 kuşağı şiirinin çizgilerini, onun şiirinde görmek; devrinin edebî yönelişlerini veya bu dönemdeki bazı şairlerin şiirleri ile onun şiirleri arasında birtakım benzerlikler, esinlenmeler, yansımalar bulmak mümkündür. Söz konusu bu etkileri, edebî iklimin kaçınılmaz sonuçları olarak değerlendirmek gerekir. Mesela onun şiirleri, dış yapı yönüyle genel olarak “serbest nazım biçimleri” kategorisine girer. Daha çok serbest tarzı tercih edişinde, kendi devrinin sanat anlayışının etkisi vardır. O, kurallara bağlanarak şiir yazmayı sevmez ama yine de sözü, belli bir düzen içinde sunma ihtiyacı duyması onu, bir şiirde birden fazla hece vezninin değişik kalıplarını kullanmaya zorlar. Şair, uzun soluklu şiirlerinde oldukça savruk ve farklı biçimler denemesine karşın orta uzunluktaki şiirlerinde anlatacağı konuyu belli bir ölçüde bir çerçeveye yerleştirmeye gayret eder. Halk edebiyatının yerleşmiş ölçülerini değiştirerek kullanma eğilimi, onun şiirinde dört dizeden oluşan kümelenişleri öne çıkarır. 

Cumalı’nın kendi devrinin edebî geleneğinden etkilendiği bir diğer unsur da şiirde anlam birliklerini esas almasıdır. O, şiirlerinde alam bütünlüğünü, cümleyle sağlar. Bir bent, bir cümleden oluşabileceği gibi birden fazla cümleden de oluşabilir. Bu imkân sayesinde şiirin hacmi, alabildiğine genişleyebilir. Şair, bu durumda şiirde, bölümleme yoluna başvurur. Bu durum, manzum hikâye tarzını ortaya çıkarmakla birlikte, tahkiyeli anlatım, konuşma üslubu, uzun tasvirler ve diyalog tekniği gibi nesir cümlesi unsurlarının da şiire sıkça girmesine yol açar. Bunların yanı sıra onun şiirleri arasında dizenin de tek başına anlam ya da çağrışım zenginliği taşıdığı, coşkulu bir anlatımla duygusallık oluşturduğu lirik parçalar vardır.

 

SATIN AL: https://www.kitapsepeti.com/necati-cumalinin-siiri

Sipariş Ver


:

:

:

:

:

:
En fazla 500 karakter. 500 karakter kaldı.