COŞKUN KARABULUT'UN BİR ŞİİRİ ÜZERİNE
BİRKAÇ SÖZ:
VEDAT YAZICI


"ZEMHERİN SENİN


tıpkı
mevsimler gibisin
yazın kışın
baharın güzün
can veriyorsun bir gün
güller açıyor gönlümde
içime doğuyor
sıcak güneşin
sonra bir bakıyorsun güz
o kocaman çınar
devrilecek nerdeyse
yaprak döküyor dallar
savruluyor her biri bir yere
kar, kış, ayaz, tipi
hele senin zemherin
ne muhteşem manzara
ne büyük güzellik
bakıyorum hayran hayran
şaşkınlıktan
ağzım açık donakalıyorum"

Kitaba adını da veren şiir yirmi dizeden oluşuyor (4+ 4+ 5+5 +2= 20). Biçimsel yönden bakıldığında iyi bir düzenleme (kompozisyon) gösteriyor. İlk dize tek; en uzun dize beş sözcük… Dize katarı tartımlı; kurgunun sürükleyici çekim gücüyle gelişip sonuçlanıyor. İlk iki dörtlük şiirin giriş bölümü. Ortada yer alan iki beşlik, besleyici gücüyle gelişme sayılır. İletiyi de içeren son ikilik şiiri sonuca bağlıyor. Bu biçimsel akış (kompozisyon), konuşma söyleminin olanaklarına yaslanan açık, anlaşılır, yalın dil; öyküsel anlatı şiiri “serim, düğüm, çözüm” adlandırmasına da çekip götürüyor.


Şiirin başlığı “Zemherin Senin” okuru ikinci tekil kişiye (sen) yönlendirir ”zemheri” Arapçadan ödünçleme, halkın yaygın olarak kullandığı “karakış” anlamında bir sözcük. Anlamı genişletirsek: dondurucu soğuk, kışın en vurgulu zamanı… Genellikle 22 Aralık- 31 Ocak sürecini kapsadığı varsayılıyor.
Atasözleri, deyimler ve başka kimi kalıp sözlerde işlenmiş, dilden dile, kuşaktan kuşağa geçerek sözvarlığına varsıllık kazandırmış “zemheri”. Soğuk havada ince giyinenler için “zemheri zürafası” deyimini “Ağustosta gölge tutan zemheride karnın ovar.” atasözünü örnek verebiliriz. İstenirse örnekler çoğaltılabilir.

 

Şiirin başlığından belli ki şair, ikinci tekil kişiye (sen), karakış üzerinden, karakışı dert edinerek seslenecek. Bakalım öyle mi? İkinci kişi (sen) sevgili olabilir. Öyle sayarsak “senin zemherin” deyişinden tersinlemeyle (ironi) yaşamı karakışa çeviren sevgiliden söz edildiğini anlarız. İlk dörtlükte (giriş), ikinci tekil kişi (sen, sevgili) mevsimlere benzetiliyor: Yaz, kış, bahar ve güz… Gelişme diyebileceğimiz ikinci dörtlükte ikinci tekil kişi “sevgili”, yaz mevsimidir. Giriş bölümündeki mevsim sıralamasına bağlı kalınarak “yaz”ın özellikleri sevgiliye giydirilir. İçe doğan sıcak güneş, gönülde açan güller eğretilemeleriyle  (deyim aktarmaları) can bulur, dirim kazanır şiir.
 

Gelişme bölümünün süreği olan üçüncü beşlikte birden doğru mevsim sıralamasıyla “güz”e geçilir. Güz aylarının getirdiği, doğada yarattığı değişiklikler, dönüşümler, devrilmeye yüz tutmuş bir koca çınarın yaprak dökümü, yaprakların savrulması nesnel bir anlatımla sıralanır. Gelişme bölümünün son beşliğinde, son mevsime “kış”a girilir. İlk dizede verilen, “kar, kış, ayaz, tipi”; mevsimin doğal özellikleri, asıl vurgulanmak istenen ikinci tekil kişiye (sen, sevgili) bir tür altyapı hazırlığıdır. Şair ikinci dizede “hele senin zemherin” vurgusuyla asıl isteğini, ilk iki dörtlükte mevsimlere benzettiği, ona can veren, gönlünde güller açtıran, içine bir güneş gibi doğan sevgiliye olanca duyarlılığıyla bağlayacaktır. Onca sıcak mevsimin getirdiği mutluluk şiirin iyesine (şair) yetmeyecek, asıl esin kaynağını şiirin başlığında belirttiği üzere “muhteşem bir manzara, en büyük güzellik, kışın en şiddetli zamanı” diye nitelendirdiği ve hayranlıkla baktığı “zemheri”ye bağlayacaktır.
 

Gelişme bölümünün son beşliği “karı, kışı, tipi”yi içinde barındıran kış ayının “zemheri” sürecini neden en büyük güzellik olarak görür, bulur şair? İşte şiirin asıl can alıcı noktası da bu soruda düğümlenir. İkinci tekil kişinin (sevgili) mevsimler boyu çektirdiği aşk acısının en yoğun duyumsandığı kış süreci “zemheri”de üst düzeyde etkisini göstermesi, şairin acıdan duyduğu hoşnutluk, Fuzuli’yi çağrıştırır:
“Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helâkim zehri dermanındadır”
(Ey hekim! Ben aşk derdinden hoşnudum. İlacımdan el çek; iyileştirmeye kalkışma ki beni öldürecek olan zehir senin ilacındadır.)

 

Son bölüm, son ikilikte şair, sözü evirip çevirip taşı gediğine koyacaktır. Şiir şaşkınlıkla sonlanır. Anlamı bütünleyen, ana imge Zemheri’ye büyülü güzellikler yüklenip hayranlıkla bakılırken anlamı alt üst eden bir tersinlemeyle (ironi) şair, ilk ağızdan kendine dönerek şaşkınlığını dile getirir.
“şaşkınlıktan
ağzım açık donakalıyorum”

(Çağdaş Türk DiliŞubat 2023, Sayı 420)